-
1 bundan başka
adv. other, additionally, besides, no other, moreover, farther, further, furthermore, at that, by the same token* * *1. besides 2. but also 3. furthermore 4. moreover -
2 bundan başka
ji bilî vê -
3 bundan\ başka
кро́ме того -
4 bundan başka
мыщ нэмыкIэу -
5 bundan başka
besides, furthermore, in addition, moreover -
6 başka
I adj1) andere(r, s)\başka bir arabaya çarpmak auf einen anderen Wagen aufprallen\başka birisi jemand anderes\başka fikirde olmak anderer Meinung seinbir \başkası ein anderer, eine andereyapacak \başka bir şeyim kalmadı es blieb mir nichts anderes übrig2) anders\başka türlü olmaz es geht nicht anders3) noch\başka bir arzunuz var mı? haben Sie noch einen Wunsch?\başka kimler/neler wer/was noch alles4) \başka yerde anderweitig, woanders, anderswo\başka yere asmak umhängen\başka yere koymak umstellen, umsetzen; ( yerini değiştirmek) versetzenbirini \başka yere oturtmak jdn umsetzen\başka yere taşınmak wegziehen\başka yere taşınmış olmak umgezogen [o verzogen] sein\başka yere verilmek anderweitig vergeben werdenbir kabloyu \başka yerden geçirmek ein Kabel umlegen5) (-den \başka)benden/senden/bizden \başka außer mir/dir/unsbu...den \başka bir şey değil das ist nichts anderes als...bundan \başka außerdembalıktan \başka her şeyi yerim ich esse alles außer FischII adv sonst\başka bir arzunuz var mı? haben Sie sonst noch einen Wunsch?\başka bir şey olmadı sonst ist nichts passiert\başka kimse var mıydı orada? war sonst noch jemand da?\başka başka soru( nuz) var mı? (haben Sie) sonst noch Fragen? -
7 başka
1. pron ander-; verschieden (-den von);başka başka unterschiedlich, verschieden;başka (bir) arzunuz? sonst noch einen Wunsch? başka bir deyişle anders gesagt, mit anderen Worten;başka biri(si) ein anderer; etwas anderes;onun başka işi yok mu? hat er denn nichts zu tun?, was mischt er sich ein?;başkaları andere (Leute);bize başka ne lazım was brauchen wir noch? başka sefer(e) ein andermal;başkası ein(e) andere(r), etwas anderes;başka türlü anders2. präp -den başka außer D;bundan başka außerdem -
8 bundan
1) Ablativ von bu2) hieraus, hiervon, daraus, davon\bundan başka außerdem\bundan böyle von jetzt an\bundan dolayı deshalb, deswegen; ( binaenaleyh) infolgedessen\bundan sonra von jetzt an\bundan sonrası alles Weitere -
9 başka
ино́й* * *1.друго́й, ино́йbaşkaları — други́е; други́е люди́
başka bir eve taşındık — мы перебрали́сь в друго́й дом
başka çare yok — друго́го вы́хода нет
başka işin yok mu? — тебе́ что, де́лать не́чего что ли?
başka türlü — а) ино́го / друго́го ро́да; б) и́на́че, по-друго́му
2. - denbaşka türlü yapamadım — я не мог поступи́ть и́на́че
кро́ме, поми́моbundan başka — кро́ме э́того, поми́мо э́того
bunu sizden başka herkes bilir — э́то зна́ют все, кро́ме вас
-
10 ayrıca
-
11 daha
1) noch; ( şimdiye kadar) bis jetzt\daha da kötüsü schlimmer noch\daha erken es ist noch früh\daha neler var? was gibt es noch?\daha sürecek mi? dauert es noch lange?bir hafta/saat \daha noch eine Woche/Stunde, eine weitere Woche/Stunde2) alsgöründüğünden \daha gençtir er ist jünger als er aussieht3) \daha az weniger\daha çok mehr\daha fazla noch mehr\daha doğrusu richtiger ist, genauer gesagt, beziehungsweise\daha erken/geç früher/später\daha erken olmaz früher geht's nicht\daha güzel schöner\daha iyi besserbugün \daha (da) iyiyim heute geht es mir (noch) besser4) erst\daha dün kendisiyle konuştum erst gestern sprach ich mit ihm\daha düşünmek weiter überlegen6) sekiz bir \daha dokuz eder acht und eins macht neun -
12 kaldı ki
-
13 üstelik
-
14 ayrıca
حتى [حتَّى]Anlamı: ayrı olarak, bundan başka -
15 doymak
нае́сться* * *- ar1) насыща́ться тж. перен. ; наеда́ться до́сытаdoydum, başka bir şey yiyemem — я сыт, бо́льше ничего́ не могу́ съесть
karnım doydu — я нае́лся, я сыт
2) перен. пресыща́ться, дово́льствоваться чемbakmaya doyamıyorum — я не могу́ насмотре́ться
bundan doydum — с меня́ хва́тит, мне э́то надое́ло
-
16 çıkmak
I vi1) gehenauta/ava/karaya \çıkmak ins Aus/auf die Jagd/an Land gehendışarı \çıkmak ausgehenevden/odadan \çıkmak aus dem Haus/Zimmer gehen, das Haus/Zimmer verlassenodaya \çıkmak hinauf ins Zimmer gehen2) besteigen (-e)tahta \çıkmak den Thron besteigen3) ( binmek) steigen (-e auf)ağaca \çıkmak auf einen Baum steigen4) aynı kapıya \çıkmak ( fig) auf dasselbe hinauslaufen, aufs [o auf das] Gleiche hinauslaufenbu sokak nereye çıkar? wohin führt diese Straße?bu sokak meydana/parka çıkar diese Straße mündet auf den Platz/in den Parkbu yol kara yoluna çıkar dieser Weg mündet in die Landstraßeinsan içine \çıkmak unter Menschen gehen, sich unter Menschen mischenortaya \çıkmak ( fam) auf der Bildfläche erscheinen7) aufkommenhafif bir rüzgâr çıktı ein schwacher Wind ist aufgekommen8) yumurtadan \çıkmak ausschlüpfen9) ( boyası) abgehen10) kontrolden \çıkmak aus der Kontrolle geraten11) masraflar çıktıktan sonra abzüglich der Kosten, nach Abzug der Kosten12) entfallenbir şey birinin aklından \çıkmak etw entfällt einemon üç numaralı piyango biletine bir milyon çıktı auf die Losnummer dreizehn entfallen eine Million14) ( anlaşılmak) sich herausstellendoğru/yanlış \çıkmak sich als richtig/falsch herausstellen15) entstehenbundan size masraf çıkmaz es werden für Sie keine Kosten daraus entstehensenden başka bir kızla çıkmadım außer dir bin ich mit keinem anderen Mädchen ausgegangen17) harp/kavga \çıkmak Krieg/Streit ausbrechenkomadan \çıkmak aus dem Koma erwachendörtlüyü \çıkmak die Vier ausspielen
См. также в других словарях:
bundan mâada — (T. A.) [ dan+m ] bundan başka, bunun yanısıra … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
kaldı ki — bundan başka, bununla birlikte Kaldı ki bugün propaganda da yasaktır. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrıca — zf. 1) Ayrı olarak, başkaca Devlet konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler. Anayasa 2) Ayrı bir önem verilerek Bu bitki oralarda ayrıca yetiştirilir. 3) Bundan başka … Çağatay Osmanlı Sözlük
başlamak — e 1) Bir işe girişmek, harekete geçmek Şairliğe on sekiz yaşında gazel ve rubailerle başlamıştı. H. Taner 2) nsz Çalışır, işler, yürür duruma girmek Bundan başka evlenme hayatı da oldukça başarılı başladı. H. E. Adıvar 3) Olmak, oluşmak, ortaya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalışkan — sf. Gayretli, çalışmayı seven, faal Bundan başka saygılı, temiz ve çalışkan bir kızdı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
daha — zf. 1) Şimdiye kadar, henüz Daha kimse gelmemiş. Daha bir saat olmadı. 2) Var olana, elde bulunana ek olarak, olana katarak Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım. P. Safa 3) Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
saygılı — sf. Saygısı olan, saygı gösteren, hürmetli Bundan başka saygılı, temiz ve çalışkan bir kızdı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstelik — zf., ği 1) Ayrıca, bir de, bundan başka Üstelik bu sene dimağımda büyük bir yorgunluk duyuyorum. A. Ş. Hisar 2) sf. Güçlü, kuvvetli, sağlam Benim sesim ondan daha üsteliktir! O. C. Kaygılı 3) is. Üste verilen şey, fark Saatimi bu kalemle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
BÂKİ — Ebedî, dâimî. Sonu gelmez. Ölmez. * Sonsuz. * Cenab ı Hak. * Artan. Geri kalan. * Bundan başka.(Madem beka, Bâki i Zülcelâl e mahsustur ve mâdem Bâki nin esması bâkiyedir ve mâdem Bâki nin âyineleri Bâki nin rengini, hükmünü alır ve bir nevi… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
EYYİM — Bekâr, dul. Eyyim; gerek bikir, gerek seyyib olsun zevci olmayan kadına ve zevcesi olmıyan erkeğe denir ki, buna bekâr denir. Bundan başka eyyim; hür kadına ve bir kimsenin kızı, hemşiresi, teyzesi gibi yakın hısmına da ıtlak edilir. (E.T … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MEÂL — (Geri dönmek ve rücu eylemek. den) Meydana gelen netice. Mefhum. * Mânası. Kısaca mânası. * Kaymak. * Husul yeri, peyda olunacak yer. * Son, sonuç.(Meâl, te vilin me hazi olan evl mânasına masdar ı mimîdir. Bir şeyin varacağı gâye mânasına ism i… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük